RKHK’UN KAPSAM VE AMACI
Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un 4. Maddesinin kapsam ve amacını anlayabilmek için öncelikle rekabetin kelime anlamını bilmek gereklidir. Rekabet; üretici daha ucuza mal ve hizmet sağlamak daha verimli olmak için yarıştıran, tüketicinin daha kaliteliyi daha ucuza almasını sağlayan, üreticileri yenilik ve teknolojik gelişmeler peşinde koşturan, girişimcilere yeni pazarlara girme olanağı sağlayan bir güçtür. Kısacası rekabet nihai bir amaca ulaşmak için kullandığımız bir araçtır.
RKHK’UN KAPSAM VE AMACI
Rekabet bir araç iken, verimliliği, üretimi ve kaliteyi artırmada bir amaç olarak karşımıza çıkmaktadır. RKHK.’nin tanımlar başlıklı 3. Maddesinde ise rekabet şöyle ifade edilmiştir: “Rekabet: Mal ve hizmet piyasalarındaki teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verilebilmesini sağlayan yarışı,…ifade eder.”
Rekabet Hukukunda, Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. Maddesi disipliner bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira rekabeti engelleyici iş ve işlemler kanunun amacına ters düştüğü için yasaklanmıştır. Çünkü Rekabet Hukuku, rekabetin korunmasını amaçlayan bir hukuk düzenidir. Bu sebeple RKHK’un 4. Maddesinde rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı kabul edilmiş ve yasaklanmıştır. Bu RKHK’un kapsamını da ifade etmektedir. Rekabetin olmadığı, işbirliğinin olduğu bir düzen düşünülecek olsa akla ilk gelen sosyalizmdir. Ancak sosyalizmin de sürdürülebilirliğinin olmadığı açık bir şekilde görülmüştür. Bu sebeple rekabet hukuku teşebbüsler arasındaki yarışı ifade etmektedir.
RKHK’nun 4. Maddesi nazarında rekabeti ihlal etmeye yönelik hareketler tekel oluşturmaya yönelik hareketlerdir. Teşebbüsler arasındaki anlaşma, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin kararlarını “danışıklılık” adı altında da toplayabiliriz(1). Danışıklılıktan bahsedebilmek için birden fazla teşebbüsün bir araya gelerek, danışıklıkta bulunmaları ve böylece rekabeti engellemeyi, bozmayı ya da kısıtlamayı hedeflemeleri gereklidir.
RKHK’nun 4/1. Fıkrasında da ifade edildiği üzere rekabet ortamının ihlalinin başlangıç noktası belirli bir mal veya hizmet piyasasında birden fazla teşebbüsün bir araya gelmesidir. Bu teşebbüslerin Türkiye’de yerleşik olup olmamasının bir önemi yoktur. Önemli olan Türk mal ve hizmet piyasasını etkileyen teşebbüs olmasıdır(2). Burada rekabet ortamını ihlal etmek isteyenler teşebbüsün kendisi değil, teşebbüsün sahibi olan gerçek veya tüzel kişiler ya da tüzel kişiliği olmayan teşebbüs birlikleridir. “Teşebbüs” kelimesi RKHK’nun 3/IV fıkrasında “Piyasada mal ve hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimler.” Şeklinde tanımlanmıştır. Teşebbüs, üretimin iktisadi yönünün cereyan ettiği yerdir. Bir veya birden fazla işletmeyi içine alabilir. Bu nedenle RKHK’da işletme yerine teşebbüs denilmesi de yerindedir(3). Teşebbüsün özel ya da kamu hukukuna tabi olması, kar amacı güdüp gütmemesi önemli değildir. Rekabeti sınırlayan bir danışıklılığın olabilmesi için bir bedel karşılığında mal veya hizmetin sunulması yeterlidir.
Birden fazla teşebbüs arasında danışıklılığın rekabeti ihlal edip etmediğinin irdelenmesi için teşebbüsler arası anlaşmaya, uyumlu eyleme veya teşebbüs birliklerinin kararına bakmak gereklidir.
- Rekabeti ihlal eden danışıklılık, teşebbüsler arasında “anlaşma”nın bulunmasından kaynaklanabilir. Anlaşma taraflar arasındaki her türlü (yazılı, sözlü, gizli) mutabakatı ifade edebilir. Teşebbüsler arasındaki anlaşmalar yatay ve dikey olmak üzere iki guruba ayrılırlar.
Yatay anlaşmalar; üretimden tüketime kadar giden zincirin aynı seviyesindeki teşebbüsler arasında yapılan anlaşmalardır. Örnek olarak benzer ürünleri yapan teşebbüsler arasında fiyatları sabit tutmaya yönelik yapılan anlaşmalar verilebilir.
Dikey anlaşmalar; üretim zincirinin farklı seviyelerindeki teşebbüsler arasındaki anlaşmalardır. Bu gibi anlaşmalar, genellikle tekelden dağıtım, coğrafî pazar ve müşteri paylaşma, yeniden satış fiyatlarının tespiti gibi anlaşmalar olup, bu anlaşmaların rekabeti sınırlama etkileri yanında ekonomik bakımdan faydaları da (dağıtım ve satış sonrası hizmetleri rasyonelleştirmesi, tüketiciye ilgili ürünü daha kolay bulabilme olanağı sağlanması vb.) bulunmaktadır (4).
- Rekabeti ihlal eden danışıklılık, teşebbüsler arasında “uyumlu eylem” bulunmasından da kaynaklanabilir. Burada teşebbüsler arasında yapılmış bir anlaşma olmaksızın aynı yönde alınmış ve aynı amaca ulaşmak adına alınan kararlar ve uygulamalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir teşebbüsün ürünlerinin fiyatını artırması veya azaltması halinde karşı teşebbüslerinde aynı oranda ürünlerinin fiyatını artırması veya azaltmasıdır. Görüldüğü üzere burada teşebbüsler arasında bir anlaşma söz konusu değildir. Anlaşma söz konusu olmadığı için karşılıklı irade beyanının varlığından söz edilemez. Bu durumda teşebbüslerin birbirine benzer karar ve eylemleri, işbirliği çerçevesinde alınmadığından uyumlu eylem oluşturmaz. Bu sebeple uyumlu eylemin varlığını ispat etmek zordur. Uyumlu eylemin ispatı için “hal” ve “şart” delilinin olması yeterli sayılmaktadır. AB Adalet Divanı kararları da bu yönde olup, şöyle açıklanabilir(5):
Somut olayın özelliklerine göre sadece bir toplantı (Pioneer kararı), toptancılara mal verilmemesi (Pioneer kararı), yavru ortaklıkların aynı anda fiyatı arttırmaları (Dyestuffs kararı), bir tutanak, bilgi alışverişi (örneğin üretim ve satış miktarlarının karşılıklı gönderilmesi), bir notun gönderilmesini talep (Wood Pulp Kararı) uyumlu eylemin varlığını kabul için yeterlidir.
RKHK m. 4/III’de ispat zorluğuna kolaylık sağlamak anlamında bir karine oluşturulmuştur. İlgili madde metni“Bir anlaşmanın varlığının ispatlanamadığı durumlarda piyasadaki fiyat değişmelerinin veya arz ve talep dengesinin ya da teşebbüslerin faaliyet bölgelerinin, rekabetin engellendiği, bozulduğu veya kısıtlandığı piyasalardakine benzerlik göstermesi, teşebbüslerin uyumlu eylem içinde olduklarına karine teşkil eder.” şeklindedir. Ancak bu karine kesin olmayıp, RKHK m.4/IV’de tarafların ekonomik v rasyonel gerçeklere dayanarak karine çürütme ve sorumluluktan kurtulma olanağı ifade edilmiştir.
- Birden fazla teşebbüs birliğinin bir araya gelerek anlaşma veya uyumlu eylem şeklinde hareket etmesi söz konusu olabilir. Burada teşebbüs birliklerinin amacı üyelerinin çıkarlarını korumak ve geliştirmektir. Teşebbüslerin gerek anlaşma gerekse uyumlu eylemle rekabeti bozma, engelleme ve ortadan kaldırma şeklinde sonuç doğuran eylemlerine ilişkin yaptırımlar aynı ölçüde “teşebbüs birliği kararları” için de geçerlidir. Teşebbüs birliğinin eylemleri karar olmayıp tavsiye kararı olarak ifade edilmiş olsa bile, bu durumda söz konusu tavsiye kararına teşebbüslerce uyulup uyulmadığına ve tavsiye kararının rekabeti bozma, engelleme ve ortadan kaldırma şeklinde sonuç doğurup doğurmadığına bakılmalıdır. Eğer ki rekabeti sınırlıyorsa, söz konusu tavsiye kararı da yasaklanır(5).
Rekabetin Korunması amacıyla teşebbüsler arası anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği kararlarının yasaklanması, henüz uygulanmaya başlamadan da söz konusu olmaktadır(6).
Rekabet kurallarının temel nedeni özgür rekabet ortamının devamlılığını sağlamak ve böylece fiyatlanmaların kendiliğinden oluşmasına olanak sağlamaktır. Böylece tüketici korunmakla birlikte, küçük ve orta ölçekli teşebbüslerin de istikrarlı bir şekilde ticari hayatta yer alması sağlanmaktadır. Bu kapsamda rekabet, kamu menfaatinin bir parçasıdır. Rekabetin korunmasında yalnızca bazı şirketler değil, tüm toplum fayda sağlamaktadır. Tüketici ile küçük ve orta ölçekli şirketlerin korunması rekabet hukukunun amacı değil, rekabetin korunmasının dolaylı bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Avukat Mikail YEŞİL
Yeşil Law Office
KAYNAKÇA
(1)AYDOĞDU, Murat, Türk Ve Avrupa Birliği Rekabet Hukuku Bakımından Anlaşma, Uyumlu Eylem Ve Kararların Rekabeti Sınırlaması (Engellemesi, Bozması Veya Kısıtlaması), s.14
(2)ASLAN, Rekabetin Korunması, s.46-47
(3)KÖKLÜ, Aziz, İktisat İlmine Giriş, Ankara 1972, s. 137-138
(4)AYDOĞDU, Murat, Türk Ve Avrupa Birliği Rekabet Hukuku Bakımından Anlaşma, Uyumlu Eylem Ve Kararların Rekabeti Sınırlaması (Engellemesi, Bozması Veya Kısıtlaması), s.19
(5)ASLAN, Rekabetin Korunması, s.52-53
(6)ASLAN, Rekabetin Korunması, s.56-57
(7)TEKİNALP, Ü. (TEKİNALP/TEKİNALP), s.343, No.34 ve s.346, No.42